1 Mart 2016 Salı

Kitaplarıma; Varlığın Yakıyor Yokluğun Yok Ediyor!


Taşındık! Böyle bir kelimeyle ne güzel söyleniyor değil mi? Gel sen ne çektiğimi bir de bana sor! Taşınmadan uzun süre önce kitapları kolilemeye başladık, nereye elimizi atsak kitap çıkıyor... Kitaplıktan, vitrinden, yatağın altından, balkondan. Baktık bu kitaplara koli yetmeyecek önden baya bir koliyi götürüp kitapları yeni eve boşalttık, kolileri tekrar kullandık. Tabi eşim sürekli söyleniyor 'Atalım bunları, eleyelim! Her taşındığımızda sayıları giderek artıyor vb.' Ben ise kitaplarla sıkı gönül ilişkisi kuranlardanım. Okuduğum kitapları asla elden çıkaramam, orada var olduğunu bildiğin eski bir arkadaş gibi beklerler kenarda, görünce mutlu olurum. Tabi bir de henüz okumadıklarım vardır, onları da hep bir gün okuyacağımı düşünürüm.

Bir de tek suçlu ben değilim, eşim de kendi çapında okumaya meraklı. Onun ilgi alanıyla benimki farklı olduğu için ortak kitaplara pek takılmayız, bu nedenle de kitap sayısı biraz daha artıyor tabi. Bir de bizim oğlan var. 5 Yaşına girecek. Onun dinazorlu, okyanuslu, korsanlı hikaye, etkinlik, boyama kitapları da eklenince... Taşınırken gözümü kararttım bir an oğlanın hepsini boyadığı bir boyama kitabını geridönüşüme koydum. Çocukta 6.his mi vardır nedir, onca kargaşada fark etti! "Anne kitabım nerede, ben ona bakacaktım, atmadın değil mi?" tövbee, bozuntuya vermeden çıkardım verdim. Yine bir şey atmayı başaramadım!

Yeni eve taşındık bitmedi kitap krizimiz. yerleştir yerleştir bitmiyor! Artık bazıları kolide kaldı, öyle bekliyorlar... Evlenirken alınan meşhur salon takımını almamıştım hani konsollu falan olan. Sadece bir adet vitrin almıştım onu da kitaplık yapmak niyetiyle. En başta niyetim kitaplık olduğundan cam olan raflarının yerine bir de tahta raf yaptırmıştım. İlk evlenince "Aaa yeni gelin evi, vitrin olarak kullan biraz..." yönlendirmeleri ile vitrin vazifesi gördü. Zamanla bir raf iki raf derken yarı yarıya kitap doldu. Şimdi ise komple kitaplık yaptım gitti. Tabi kolide hala bekleyen kitaplar var.

Asıl diyeceğime gelemedim bir türlü. Yeni kitap alacağım bir aydır ama gündemimiz bu minval üzere olduğu için eşime diyemedim bir türlü cesaret edip. Dışarı da çıkamıyorum ki kendim alayım. Tabi bu arada biz Hacamat, Derin Tarih, CF, Gerçek Hayat, Bilim Teknik, Bilim Çocuk, Meraklı Minik, CafCaf aldık yeni eve taşındıktan beri. Çoluk çocuğun rızkını dergiye yatırıyoruz sanırım... Neyse sonunda açtım siteyi verdim siparişleri, eşime "Hadi ödemeyi yap, kitap alıyorum." dedim. "Evde bir sürü var, onları oku." dedi. 'He he' dedim. Fazla tepki vermedi beni kararlı görünce :) Neyse asıl mesele bu da değil. Amma uzattım ya... Ben böyle mutluyum kendime üç tane kitap sipariş ettim diye, sonra oğlana dedim ki o da mutlu olsun diye "Senin için de bir tane kitap aldım oğlum. (Küçük Kara Balık)". Sonra bir an jetonum düştü, en ben OYUN TAKVİMİni kimin için aldım? Oğlan için. E doğumla ilgili kitabı kimin için aldım, karnımdaki oğlum için... E ben kendime hiç birşey almamışım ki! Bir an karışık duygular hissettim. Öncelikle ben artık iyice ANNE OLMUŞUM dedim.

Aslına bakarsanız bunların hepsini ben kendim için aldım! Bir ben vardır bende benden içeru tarzı bir şey. Demek ki annelik tasavvufî pencereler de açıyor :). İşin kötüsü kitapları 'ben' aldı oluyorum! Bir sorun ama niye alıyorum, kime alıyorum...