16 Haziran 2011 Perşembe

Kadın Olmak


Kadın olmak bu hayata 1-0 geriden başlamaktır hep. Bu sadece bizim ülkemizde böyle değil, İslam coğrafyasıyla da sınırlı değil. Tüm dünyada, tüm kültürlerde böyle. Yıllardır sorguladığım bir gerçek bu.
Esas sorguladığım şu ki: tamam dünyada alenî bir haksızlık var kadına karşı. Bu bir realite. Peki Rabbimizin bizden istediği yaşam şekli nasıl birşey? Kadınlar gerçekten evde oturmaya programlı mı yaratılmış? Buna hiç bir zaman i-na-na-ma-dım. İnanmak için zorlasam da kendi mi yaratılış amacına aykırı bir kere insanın...( bu ayrı bir yazı konusu, kısa kesiyorum).
Erkek kardeşim olmadığı için çocukluk yıllarımda kız- erkek eşitsizliğini pek farketmedim. Babamın annemi sürekli sosyal ve entellektüel çalışmalar için destekleyen yönü de bu ayrımı hissetmemi geciktirdi. Tabi yıllar geçtikçe, hayatın sadece ailemde gördüklerimle sınırlı olmadığını anladım.
Üç kız kardeştik ve evimizde asla ERKEK ÇOCUK tamlaması geçen bir cümle duymamıştım. Ortaokul veya liseye giderken biri anneme ERKEK olur umuduyla dördüncü çocuğu düşünüp düşünmediklerini sorduğunda çok şaşırmıştım. Çünkü hayatımda böyle kavramlar yoktu benim.
Sonraları anladım ki benim ailem Türkiye'de ender rastlanır bir örnekmiş.
Kadın- erkek eşitsizliğine isyanlarım devam ededursun nişanlandım, evlendim şimdi de bebeğim oldu. Ama hala kafamda dengeleri kurabilmiş değilim. Daha doğrusu ruhuma, kadına biçilen ROLÜ KABUL ETTİREBİLMİŞ değilim!
Çocuğumun olmasıyla tam anlamıyla KADIN oldum ve kadınların dışlandığı hayattan bir anda soyutlanmış buldum kendimi. Önceden kıyısından, köşesinden yakalamaya çalıştığım yaşam, şimdi evde bebeğimle birlikte oturmaktan ibaret benim için. Bu günlerimin geçici bir zaman zarfı olduğu hususunda kendime terapi yapıyorum ama pek ikna edemiyorum kendimi...

1 yorum:

Asım dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.