13 Ekim 2010 Çarşamba

Aliya.. Geç Kalınmış Bir Ağıt


Aliya.. Geç Kalınmış Bir Ağıt


Aliya.. Geç Kalınmış Bir Ağıt. Söz Müzik: Adem Tuzcu Aranjman: Mustafa Doğan - Adem Tuzcu Montaj: Abdulgafur Admış.

Aliya İzzetbegoviç ile hatırladığım ilk karşılaşmam İlahiyat'ta gerçekleşti. A. Begoviç'in vefatı üzerine Hadis dersimize giren Bünyamin ERUL hocanın verdiği ödev ile ilk kez dikkatimi çekti. Vefat eden bu büyük zatı bizim de tanımamızı arzu eden hocamız dersin alanıyla hiç alakası olmamasına rağmen, hayatı hakkında bilgi toplamamızı istemişti. ( Allah razı olsun hocamızdan)

İlahiyat'ta iken felsefe hocamız Murtaza Hoca'dan derste anlatmak üzere Aliya İzzetbegoviç'in "Doğu- Batı Arasında İslam" adlı kitabını ödev konusu olarak almıştım. Kitabı okumaya başlayınca biraz zorlandım. Çünkü felsefî derinliği olan, düşünülmeden geçilmemesi gereken bir eserdi. Ben de ödev hazırladığım için hiç bir noktasını anlamadan geçmek istemiyordum. Annemle kitap üzerine konuşarak, notlar çıkararak sindire sindire okudum kitabı. Benim esas üzerinde duracağım konu "İNSAN" kavramı idi.

Gerçekten çok şey öğrendim kitabı okurken. Aynı zamanda Aliya İzzetbegoviç' hayran kaldım elbette.

Gün geldi sınıfta anlattım, Murtaza hoca pek bir şey söylemedi bana. Ama bir kaç gün sonra B şubesinden bir arkadaş gelerek dedi ki:" Ben de aynı konuyu ödev aldım. Murtaza hoca bizim sınıfta senin çok güzel anlattığını söyledi, bana notlarını verir misin?" artık beni kafaya mı aldı bilemiyeceğim ama ben inandım :). Ve sevindim. Niçin sevindim. Murtaza hoca bu kitaptaki fikirlere kıymet verdiğiiçin bunu hemen her sene ödev olarak veriyor zaten. Ben de bu fikirleri kavrama seviyesine ulaştığım için mutlu oldum elbette. ( Allah Murtaza Hoca'dan da razı olsun. Bir de onun tavsiyesi ile BUHRANLARIMIZı okumuştum ve ondan da çok istifade etmiştim. Kaç hoca geldi geçti eğitim hayatımızda, ama pek azı böyle unutulmaz izler bıraktı ne yazık ki...)

Daha sonra BİLGE KRAL'ın "Konuşmalar", "Tarihe Tanıklığım", "İslam Deklarasyonu" kitaplarını da okudum. Hakkında bir kaç belgesel izledim. Ve bunlar ona olan saygımı katbekat artırdı. Gerçekte BİLGE sıfatını hakkıyla taşıyan birisi. Kendisini vefatından sonra tanıdığım için de ayrıca üzüldüm. Yaşarken tanısaydım Nolcaktı? onu da bilmiyorum ama... Böyle bir insanla aynı dünyada yaşadığım için mutlu olurdum galiba.

(Hatta bir de ilginç bir anım var. 6 sene kadar önce, İlahiyatta öğrenci iken Ramazan'da Kocatepe kitap fuarına gittiğimde duvarlara yapıştırılmış afişler gördüm. Afişte "bu akşam, AKP gençlik kolları tarafından düzenlenen A. İzzetbegoviç programı olduğu yazılıydı" İftardan sonra, çok da yağmur yağıyordu, iki kız kardeşimi de alark düştüm Kocatepe yollarına. Bir de gitsek in-cin top oynuyor. Kocatepe'nin yanında AKP il başkalığı mı ne büyük bir bina var. O sinirle soluğu orada aldım. Kimle görüşmek istediğimi soran görevliye "EN YETKİLİ" kişiyle dedim. Sinirden delirmiş gibiydim. Çünkü soğukta, yağmurda, gece vakti, üç kız yollara dökülmüştük... Ve ilanda tarih yazmıyordu. sadece BU AKŞAM yazıyordu. Bir kaç kişiye ağzıma geleni saydıktan sonra( AKP güvenirliğini yitirdi benim için vb. dedim), meğer orada, o esnada SİYASET OKULU dedikleri şeyin eğitimi varmış. Adını unuttuğum bir bakan konuşuyormuş, bari ona katılın dediler beni sakinleştirmek için. Neye niyet neye kısmet. Gitmişken katıldık tabi, farklı bir deneyim oldu.)